21 Ocak 2009 Çarşamba

Elif

Sıradan bir cümleyle başlamalı bu hikaye...Herbir kelime bir sıradanlık aktarısı olmalı.Sıradan olmalı,çünkü altı üstü iki heceli olan ismiyle uyum göstermeli...Elif adı.Yeryüzü’nün adım atılası en zor olan bir köyün,insan bolluğu içinde bu sıradanlığını pekiştimek istemiş ilahi adalet...Kolay mı üç eşi olan bir baba’nın,bilmem kaçıncı çocuğu olmak ve sıradanlığın gazabına uğramamak?Evet annesi seviyordu o’nu...Ama annesi’nin de can verdiği evlatarı için sevgisi kadar vaktini ayırması mümkün değildi...Fabrikasyon imalatından farklı değildi pek Elif’in onlara merhaba deyişi...

Günler aynı tekerürüyle devam etmeye ant içmişti.Hergün aynı güneş doğuyor,aynı yoldan yürünülüyor,aynı laflar ediliyor,aynı olan ne varsa zerre kadar değişmeden sabit olma adına verilen bi kararla çarkında işlemeye devam ediyordu...Elif ilk adımlarını attığı zaman bir gidişat noksanlığı vardı.Gidişat’ın seyri sekteye uğramıştı.Elif’in ilk adımlarını atması doğal birşeydi elbet ,fakat garip karşılanan ve sıradan olmaktan çıkan yaşıtları adım atmadan önce emekleme faslını abarta abarta geçerlerken Elif bu önemli kısmı atlamış ,atlamakla kalmayıp bunu yedi aylıkken yapmıştı...Hoş böyle bi olay üç eşli bi baba’nın bilmem kaçıncı çocuğu olarak ne kadar sansayyon yaratmıştır bilinmez tabi...Herşeye rağmen Elif birşeylerin farklı olacağını bu minik adımlarıyla müjdelemişti kendi halide,bilmeden...


(umarım devamı gelir)

1 yorum: